Suriye’de Mezhep Gerginliği ve Bölgesel Gerilim Artışı

Suriye’de son günlerde yaşanan olaylar, ülkedeki mezhep gerilimini tehlikeli bir boyuta taşırken, İran’ın Şii nüfusu kışkırtıcı rolü uluslararası dikkatleri yeniden bu bölgeye çekti. Baas rejiminin devrilmesinin ardından yaşanan kaos ortamı, özellikle Lazkiye ve Tartus gibi sahil kentlerinde kanlı olaylara sahne oldu. İran destekli bazı grupların provoke edici eylemleri ve söylemleri, bölgede mezhep çatışmalarına zemin hazırlayarak yüzlerce kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden oldu.
Olayların Başlangıcı
Gerginlik, İranlı bir Şii din adamı olan Molla Lokman Bedirgara’nın “Bütün Sünnilerin kanı size helal” şeklindeki kışkırtıcı açıklamasıyla tırmandı. Bu açıklamayı, İran’ın Suriye’deki Şii nüfusu örgütlemesi ve Nusayri milisleri harekete geçirme çabaları takip etti. Özellikle Lazkiye ve Tartus’ta başlayan olaylar, 17 farklı yerleşim birimine sıçrayarak geniş çaplı çatışmalara yol açtı.
Silahlı Kalkışma ve Çatışmalar
Bölgedeki saha kaynaklarına göre, devrik rejime bağlı eski üst düzey asker ve istihbaratçılar, yeni Şam yönetimine karşı organize bir kalkışma başlattı. Nusayri-Alevi gruplar tarafından desteklenen bu girişimlerde, Lazkiye ve çevresinde yoğun silahlanma ve cephane stoklamaları tespit edildi. Bölgede görev yapan eski bir askeri yetkili, binlerce evin cephaneliğe dönüştürüldüğünü ve bu durumun daha geniş çaplı bir isyana dönüşebileceğini ifade etti.
İran’ın Rolü ve Bölgesel İstikrar
İran’ın, Suriye’deki Şii nüfus üzerinden mezhep gerilimini artırma stratejisi, sadece Suriye’yi değil, bölgeyi de tehdit eden bir unsura dönüşmüş durumda. Özellikle İran’ın PKK, Dürzi ve Nusayri kartlarını kullanarak sabotaj eylemlerini desteklemesi, Suriye’nin yeni yönetimine karşı bir meydan okuma olarak değerlendiriliyor. Bölgede yaklaşık 13 bin Şii militanın hâlâ aktif olduğu ve bu grupların Lazkiye ve Tartus gibi stratejik noktalara konuşlandığı belirtiliyor.
Türkiye’nin Bölgedeki Rolü
Saha kaynakları, İran’ın kışkırtmaları sonucunda oluşan gerilimin, Türkiye’ye yönelik tehditler içerdiğini de belirtiyor. Özellikle Türkmen nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde, Sünni ve Alevi topluluklar arasında çatışma çıkartarak Türkiye’yi hedef alan bir stratejinin izlendiği ifade ediliyor. Bu çerçevede Türkiye’nin bölgedeki barış ve istikrar çabalarının hayati olduğu vurgulanıyor.
Uzman Görüşleri ve Çözüm Önerileri
Suriye’deki durumu değerlendiren uzmanlar, olayların tırmanmaması için acil bir müdahale gerektiğini savunuyor. Eski askeri yetkililer ve bölge uzmanları, Şam yönetiminin tüm tarafları silahsızlandırması gerektiğini belirtiyor. Ayrıca, Türkiye’nin bölgede oluşturacağı barış gücünün çatışmaların önlenmesinde kritik bir rol oynayacağı ifade ediliyor. Özellikle Bayırbucak bölgesindeki mayın temizleme faaliyetlerinin hızlandırılması ve geri dönüşlerin teşvik edilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Kritik Bölgeler ve Stratejik Öneme Sahip Noktalar
Bölgedeki gerilimin yoğunlaştığı başlıca yerleşim birimleri arasında Lazkiye, Tartus, Ceble, Banyas, Kadmus ve çevresindeki köyler yer alıyor. Uzmanlar, bu yerleşim birimlerinin birer lojistik merkez haline geldiğini ve silah depolarıyla dolu olduğunu ifade ediyor. Özellikle dağlık alanlarda konuşlanan grupların, Irak’ın Kandil Dağları’ndan bile daha zor erişilebilir noktalarda mevzilendiği belirtiliyor.
Suriye’de mezhep temelli çatışmaların yeniden gündeme gelmesi, sadece ülkeyi değil, bölgesel barışı da tehdit eden bir duruma dönüşmüş durumda. İran’ın provoke edici eylemleri, mezhep gerilimini körüklerken, yeni Şam yönetiminin bu krizi nasıl yöneteceği merak konusu. Türkiye’nin bölgede üstleneceği rol ve uluslararası toplumun bu soruna göstereceği tepki, Suriye’nin geleceğini belirleyecek kritik unsurlar arasında yer alıyor.